- Kuran’ı Kerim Tefsiri / 2.Ayrıntılı Tefsir
- /
- (002)سورة البقرة
Dil Allah’ın insana bir ikramıdır ve çok önemli bir iletişim aracıdır:
﴾ (الم (1) ذَلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ (2 ﴿
﴾ Elif. Lâm. Mîm. Bu, kendisinde şüphe olmayan kitaptır. Allah'a karşı gelmekten sakınanlar için yol göstericidir. ﴿
rak yazılır ve satırlarda muhafaza edilir. Kuran ve Kitap aynı şeye verilen bir isimdir fakat bu bize Yüce Allah’ın şu sözünü hatırlatır:﴾ (الرَّحْمَنُ (1) عَلَّمَ الْقُرْآنَ (2) خَلَقَ الْإِنْسَانَ (3) عَلَّمَهُ الْبَيَانَ (4 ﴿
﴾ Rahman, Kuran’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. ﴿
اقْرَأْ بِاسْمِ رَبِّكَ الَّذِي خَلَقَ (1) خَلَقَ الْإِنْسَانَ مِنْ عَلَقٍ (2) اقْرَأْ وَرَبُّكَ الْأَكْرَمُ (3) الَّذِي عَلَّمَ بِالْقَلَمِ
﴾ Yaratan Rabbinin adıyla oku! O, insanı “alak”dan yarattı.” Oku! Senin Rabbin en cömert olandır. O, kalemle yazmayı öğretendir. ﴿
Beyan, ifade, insanın en önemli özelliklerinden biridir:
﴾ (الرَّحْمَنُ (1) عَلَّمَ الْقُرْآنَ (2) خَلَقَ الْإِنْسَانَ (3) عَلَّمَهُ الْبَيَانَ (4 ﴿
﴾ Rahman, Kuran’ı öğretti. İnsanı yarattı. Ona beyanı (düşünüp ifade etmeyi) öğretti. ﴿
Allah kelamının yarattıklarının sözlerine olan üstünlüğü, Allah’ın kullarına olan üstünlüğü gibidir:
﴾ (ذَلِكَ الْكِتَابُ (2 ﴿
﴾ Bu kitap ﴿
ir. Zira Kuran Allah kelamıdır. Ve Allah kelamının yarattıklarının sözlerine olan üstünlüğü, Allah’ın kullarına olan üstünlüğü gibidir. Öyleyse bu kitap, bizim kitabımızdır, o sabit ve değişmezdir, mutluluğumuzun temelidir, yol ve yöntemimizdir, anayasamızdır, Allah Teâlâ’nın sapasağlam ipidir. O, dosdoğru yoldur, apaçık bir nurdur. Şu sözü unutma: “Allah kelamının yarattıklarının sözlerine olan üstünlüğü, Allah’ın kullarına olan üstünlüğü gibidir.” Dünyada kaleme alınan en iyi eseri edin, onun yazarı insandır. Fakat Kuran kâinatın yaratıcısı olan Allah Teala katındandır.(( خيركم من تعلم القرآن و علمه ))
(( Sizin en hayırlınız Kuran’ı öğrenen ve öğretendir. ))
Büyük cihat Allah’ın kitabını yaymak, açıklayıp öğretmek ve İnsanları onu hayata geçirmeye teşvik etmektir:
﴾ (وَجَاهِدْهُمْ بِهِ جِهَادًا كَبِيرًا (52 ﴿
﴾ Ve o (Kur’ân’la) onlara karşı büyük bir cihad ver. ﴿
﴾ (ذَلِكَ الْكِتَابُ (2 ﴿
﴾ Bu kitap ﴿
Kuran’ı Kerim’in Allah kelamı olması sebebiyle her türlü noksanlıktan uzak olması:
﴾ (وَالْخَيْلَ (8 ﴿
﴾ atları, ﴿
﴾ (وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً (8 ﴿
﴾ Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. ﴿
﴾ (وَالْخَيْلَ وَالْبِغَالَ وَالْحَمِيرَ لِتَرْكَبُوهَا وَزِينَةً وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ (8 ﴿
﴾ Hem binesiniz diye, hem de süs olarak atları, katırları ve merkepleri de yarattı. Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır. ﴿
﴾ (وَيَخْلُقُ مَا لَا تَعْلَمُونَ (8 ﴿
﴾ Bilemeyeceğiniz daha nice şeyleri de yaratır. ﴿
Allah’ın kelamını kavrayan kimse dünya ve ahirette mutlu olur:
﴾ (وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ (27 ﴿
﴾ gerek yaya olarak, gerek derin (uzak) yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. ﴿

﴾ من كل فجٍ بعيد ﴿
﴾ uzak yollardan gelen ﴿
﴾ (وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ (27) لِيَشْهَدُوا مَنَافِعَ لَهُمْ (28 ﴿
﴾ gerek yaya olarak, gerek derin (uzak) yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. Gelsinler ki, kendilerine ait birtakım menfaatlere şahit olsunlar ﴿
Kuran’ı Kerim önceki semavi kitaplardan da farklıdır, seçkindir:
﴾ (ذَلِكَ (2 ﴿
﴾ Bu ﴿
﴾ (إِنَّا نَحْنُ نَزَّلْنَا الذِّكْرَ وَإِنَّا لَهُ لَحَافِظُونَ (9 ﴿
﴾ Şüphesiz o Zikri (Kur’an’ı) biz indirdik biz! Onun koruyucusu da elbette biziz. ﴿
Kuran’ı Kerim diğer tüm kitaplardan üstündür:
﴾ (وَنَسُوا حَظًّا مِمَّا ذُكِّرُوا بِهِ (13 ﴿
﴾ Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. ﴿
﴾ (وَمَنْ يَبْتَغِ غَيْرَ الْإِسْلَامِ دِينًا فَلَنْ يُقْبَلَ مِنْهُ (85 ﴿
﴾ Kim İslâm’dan başka bir din ararsa, (bilsin ki o din) ondan kabul edilmeyecek ﴿
﴾ (لِيُظْهِرَهُ عَلَى الدِّينِ كُلِّهِ (33 ﴿
﴾ dinini bütün dinlere üstün kılmak için ﴿
Kuran’ı Kerim tüm risalet ve peygamberliğin en başından, en sonuna kadar semanın tüm ahkâmını içerir:
﴾ (ذَلِكَ الْكِتَابُ (2 ﴿
﴾ Bu kitap (2) ﴿
﴾ (ذَلِكَ الْكِتَابُ (2 ﴿
﴾ Bu kitap (2) ﴿
Allah Teala bizzat kendisi Kuran’ı Kerim’i muhafaza edip korur:
﴾ (ذَلِكَ الْكِتَابُ لَا رَيْبَ فِيهِ (2 ﴿
﴾ Bu kitap ki, onda hiçbir şüphe yoktur (2) ﴿
﴾ (لَا رَيْبَ فِيهِ (2 ﴿
﴾ Onda hiçbir şüphe yoktur (2) ﴿
Kuran’ı Kerim’in İcazı, mucizevî yönü şu şekillerdedir:
1. Haberî Mucize:
değildir. Bu kitap bir mucizedir. İcaz yani mucize insanın onun bir benzerini ortaya koyamadığı şeydir. Öncelikle Kuran’da haberî mucizeler vardır:﴾ (وَمَا كُنْتَ لَدَيْهِمْ إِذْ يُلْقُونَ أَقْلَامَهُمْ أَيُّهُمْ يَكْفُلُ مَرْيَمَ (44 ﴿
﴾ Meryem'i kim himaye edecek diye kalemlerini attıkları zaman sen yanlarında değildin. ﴿
﴾ (وَقَالَ الْمَلِكُ ائْتُونِي بِهِ (54 ﴿
﴾ Ve Kral ‘onu bana getirin’ dedi ﴿
﴾ (وَنَادَى فِرْعَوْنُ فِي قَوْمِهِ قَالَ يَا قَوْمِ أَلَيْسَ لِي مُلْكُ مِصْرَ (51 ﴿
﴾ Firavun, kavmine seslenerek dedi ki: “Ey kavmim! Mısır hükümdarlığı benim değil mi? ﴿
﴾ (غُلِبَتِ الرُّومُ (2) فِي أَدْنَى الْأَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ (3) فِي بِضْعِ سِنِينَ (4 ﴿
﴾ Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. ﴿
Kuran’daki Haberî Mucizeler Geçmişi, Bugünü ve Geleceği Ele Alır:
﴾ (غُلِبَتِ الرُّومُ (2) فِي أَدْنَى الْأَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ (3) فِي بِضْعِ سِنِينَ (4 ﴿
﴾ Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. ﴿
﴾ (غُلِبَتِ الرُّومُ (2) فِي أَدْنَى الْأَرْضِ وَهُمْ مِنْ بَعْدِ غَلَبِهِمْ سَيَغْلِبُونَ (3) فِي بِضْعِ سِنِينَ (4 ﴿
﴾ Rumlar, yakın bir yerde yenilgiye uğratıldılar. Onlar yenilgilerinden sonra birkaç yıl içinde galip geleceklerdir. ﴿
2. İlmî (Bilimsel) Mucizeler:
﴾ (وَكُلٌّ فِي فَلَكٍ يَسْبَحُونَ (40 ﴿
﴾ Her biri bir yörüngede yüzmektedir. ﴿
ile yumurtaların bir alakası yoktur. Allah Teala da şöyle buyurmaktadır:﴾ (وَأَنَّهُ خَلَقَ الزَّوْجَيْنِ الذَّكَرَ وَالْأُنْثَى (45) مِنْ نُطْفَةٍ إِذَا تُمْنَى (46 ﴿
﴾ Şüphesiz O, iki eşi, erkeği ve dişiyi, (rahme) atıldığında az bir sudan (meniden) yaratmıştır ﴿
﴾ (وَعَلَى كُلِّ ضَامِرٍ يَأْتِينَ مِنْ كُلِّ فَجٍّ عَمِيقٍ (27 ﴿
﴾ gerek yaya olarak, gerek uzak yollardan gelen yorgun develer üzerinde sana gelsinler. ﴿
﴾ وَتَرَى الْجِبَالَ تَحْسَبُهَا جَامِدَةً وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ السَّحَابِ صُنْعَ اللَّهِ الَّذِي أَتْقَنَ كُلَّ شَيْءٍ إِنَّهُ خَبِيرٌ بِمَا تَفْعَلُونَ (88 ﴿
﴾ Dağları görür, onların durduğunu sanırsın; oysa bulutlar gibi hareket ederler. Bu, her şeyi sapasağlam yapan Allah’ın sanatıdır. Şüphesiz ki O, yaptıklarınızdan tamamıyla haberdardır. ﴿
﴾ (وَتَرَى الْجِبَالَ تَحْسَبُهَا جَامِدَةً وَهِيَ تَمُرُّ مَرَّ السَّحَابِ (88 ﴿
﴾ Dağları görür, onların durduğunu sanırsın; oysa bulutlar gibi hareket ederler. ﴿
Kuran’ı Kerim’de İlmî Mucizeler:
﴾ (وَالشَّمْسُ تَجْرِي لِمُسْتَقَرٍّ لَهَا ذَلِكَ تَقْدِيرُ الْعَزِيزِ الْعَلِيمِ (38 ﴿
﴾ Güneş kendisine ait yerleşik bir düzene göre (yörüngesinde) akıp gider. Bu, çok güçlü ve her şeyi bilen Allah’ın takdiridir ﴿
﴾ (وَمَنْ يُرِدْ أَنْ يُضِلَّهُ يَجْعَلْ صَدْرَهُ ضَيِّقًا حَرَجًا كَأَنَّمَا يَصَّعَّدُ فِي السَّمَاءِ (125 ﴿
﴾ Kimi de sapıklığa düşürmek isterse, onun göğsünü göğe yükseliyormuşçasına dar ve sıkıntılı yapar ﴿
nırlı değil. İlmî Kuran’ı Kerim’de mevcuttur ve günümüzde “Kuran’ı Kerim’de İlmî (bilimsel) mucizeler” adında bir uzmanlık alanı oluştu.﴾ (وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الرَّجْعِ (11 ﴿
﴾ Andolsun o dönüşlü (yağmurlu) göğe ﴿
﴾ (وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الرَّجْعِ (11 ﴿
﴾ Andolsun o dönüşlü (yağmurlu) göğe ﴿
﴾ (وَالسَّمَاءِ ذَاتِ الرَّجْعِ (11 ﴿
﴾ Andolsun o dönüşlü (yağmurlu) göğe ﴿
3. Kuran’daki Edebî ve Lugavî Mucize:
﴾ (وَمَا مِنْ دَابَّةٍ فِي الْأَرْضِ إِلَّا عَلَى اللَّهِ رِزْقُهَا (6 ﴿
﴾ Yeryüzünde kımıldayan hiçbir canlı yoktur ki rızkı Allah’ın üzerine olmasın. ﴿
﴾ (إِيَّاكَ نَعْبُدُ (5 ﴿
﴾ Yalnızca sana ibadet ederiz. ﴿
﴾ (إِيَّاكَ نَعْبُدُ (5 ﴿
﴾ Yalnızca sana ibadet ederiz. ﴿
﴾ (وَعِنْدَهُ مَفَاتِحُ الْغَيْبِ (59 ﴿
﴾ Gaybın anahtarları sadece Allah’ın yanındadır ﴿
Allah Teala’nın Herhangi bir Fiili bu Kuran’ın O’nun kelamı olduğunun bir kanıtıdır:
﴾ (فَإِنْ لَمْ تَفْعَلُوا فَأْذَنُوا بِحَرْبٍ مِنَ اللَّهِ وَرَسُولِهِ (279 ﴿
﴾ Eğer faizcilikten vazgeçmezseniz, artık Allah ve Rasûlü’ne karşı savaş açtığınızı, onların da size savaş açtığını bilin ﴿
﴾(يَمْحَقُ اللَّهُ الرِّبَا وَيُرْبِي الصَّدَقَاتِ (276 ﴿
﴾ Allah, faiz malını mahveder, sadakaları ise artırır (bereketlendirir). ﴿
﴾ (وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ (40 ﴿
﴾ Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı ﴿
﴾(لَهُدِّمَتْ صَوَامِعُ وَبِيَعٌ وَصَلَوَاتٌ (40 ﴿
﴾ İçlerinde Allah’ın adı çok anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescitler muhakkak yerle bir edilirdi. ﴿
﴾ (وَلَوْلَا دَفْعُ اللَّهِ النَّاسَ بَعْضَهُمْ بِبَعْضٍ (40) ﴿
﴾ Eğer Allah’ın, insanların bir kısmını bir kısmıyla defetmesi olmasaydı, ﴿
Kuran Allah’ın kelamı, sapasağlam ipi ve âlemlere gönderdiği kanunudur:
﴾ (الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي خَلَقَ السَّمَاوَاتِ وَالْأَرْضَ (1 ﴿
﴾ Hamd, gökleri ve yeri yaratan, karanlıkları ve ışığı var eden Allah’a mahsustur. ﴿
﴾ (الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَى عَبْدِهِ الْكِتَابَ (1 ﴿
﴾ Hamd, kuluna Kitabı (Kuran’ı) indiren Allah’a mahsustur. ﴿
﴾ (الرَّحْمَنُ (1) عَلَّمَ الْقُرْآنَ (2) خَلَقَ الْإِنْسَانَ (3 ﴿
﴾ Kuran’ı rahman öğretti.İnsanı O yarattı. ﴿
Kuran’ın öğretilme ile insanın yaratılması arasındaki sıra, zamansal kronolojik değil, mertebe ve değer anlamında bir diziliştir.
﴾ (الرَّحْمَنُ (1) عَلَّمَ الْقُرْآنَ (2) خَلَقَ الْإِنْسَانَ (3 ﴿
﴾ Kuran’ı rahman öğretti.İnsanı O yarattı. ﴿
﴾ (الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَى عَبْدِهِ الْكِتَابَ (1 ﴿
﴾ Hamd, kuluna Kitabı (Kuran’ı) indiren Allah’a mahsustur. ﴿
Allah Azze ve Celle’nin İnsana Bahşettiği Büyük Nimetler:
﴾(الْحَمْدُ لِلَّهِ الَّذِي أَنْزَلَ عَلَى عَبْدِهِ الْكِتَابَ وَلَمْ يَجْعَلْ لَهُ عِوَجًا (1 ﴿
﴾ Hamd, kuluna Kitabı (Kuran’ı) indiren ve onda hiçbir eğrilik yapmayan Allah’a mahsustur. ﴿
﴾(وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ (27 ﴿
﴾ Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. ﴿
﴾(وَاتْلُ مَا أُوحِيَ إِلَيْكَ مِنْ كِتَابِ رَبِّكَ لَا مُبَدِّلَ لِكَلِمَاتِهِ (27 ﴿
﴾ Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirecek hiçbir kimse yoktur. ﴿
Allah Teala İnsanı, imanının bir zorlama ile değil kendi tercihi ile olması için gönüllü olarak kendisine iman etmeye çağırdı:
لَعَلَّكَ بَاخِعٌ نَفْسَكَ أَلَّا يَكُونُوا مُؤْمِنِينَ (3) إِنْ نَشَأْ نُنَزِّلْ عَلَيْهِمْ مِنَ السَّمَاءِ آيَةً فَظَلَّتْ أَعْنَاقُهُمْ لَهَا خَاضِعِينَ (4
﴾ İman etmiyorlar diye neredeyse kendini helâk edeceksin! Biz istesek onlara gökten bir mucize indiririz de derhal ona boyun eğerler. ﴿
﴾ (لَا إِكْرَاهَ فِي الدِّينِ (256 ﴿
﴾ Dinde zorlama yoktur. ﴿
“Yıldızların yerlerine yemin ederim”: Kuran’da Allah Azze ve Celle’nin Mucizelerine işaret eden bir ayet:
﴾(فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ (75 ﴿
﴾ Yıldızların yerlerine yemin ederim, ﴿
﴾ (فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ (75) وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ (76 ﴿
﴾ Yıldızların yerlerine yemin ederim, Ki bilseniz, bu gerçekten pek büyük bir yemindir. ﴿
﴾ (إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ (77 ﴿
﴾ Kuşkusuz o, değeri çok yüce Kuran’dır. ﴿
Allah katında Müminlere olan vaadinin gerçekleşmemesi kâinatın yok olmasından daha kötüdür:
﴾(وَعَدَ اللَّهُ الَّذِينَ آمَنُوا مِنْكُمْ وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ لَيَسْتَخْلِفَنَّهُمْ فِي الْأَرْضِ (55 ﴿
﴾ Allah, içinizden, iman edip de salih ameller işleyenlere, kendilerinden önce geçenleri egemen kıldığı gibi onları da yeryüzünde mutlaka egemen kılacağına dair vaatte bulunmuştur. ﴿
﴾(وَلَيُمَكِّنَنَّ لَهُمْ دِينَهُمُ الَّذِي ارْتَضَى لَهُمْ (55 ﴿
﴾ onlar için hoşnut ve razı olduğu dinlerini iyice yerleştireceğine, dair vaadde bulunmuştur. ﴿
﴾ (وَلَيُبَدِّلَنَّهُمْ مِنْ بَعْدِ خَوْفِهِمْ (55 ﴿
﴾ yaşadıkları korkularının ardından kendilerini mutlaka emniyete kavuşturacağına dair vaadde bulunmuştur. ﴿
﴾(إِنَّ اللَّهَ يُدَافِعُ عَنِ الَّذِينَ آمَنُوا (38 ﴿
﴾ Şüphesiz Allah inananları savunur. ﴿
﴾ (وَلَنْ يَجْعَلَ اللَّهُ لِلْكَافِرِينَ عَلَى الْمُؤْمِنِينَ سَبِيلًا (141 ﴿
﴾ Allah, müminlerin aleyhine kâfirlere hiçbir yol vermeyecektir. ﴿
﴾(إِنْ تَنْصُرُوا اللَّهَ يَنْصُرْكُمْ (7 ﴿
﴾ Eğer siz Allah’a yardım ederseniz (emrini tutar, dinini uygularsanız), O da size yardım eder ﴿
Namazı terk etmek ve arzulara uymak insanı Allah’tan uzaklaştırır:
﴾(فَخَلَفَ مِنْ بَعْدِهِمْ خَلْفٌ أَضَاعُوا الصَّلَاةَ وَاتَّبَعُوا الشَّهَوَاتِ فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا (59 ﴿
﴾ Sonra bunların ardından artık namazı kılmayan ve nefsânî arzulara uyan bir nesil geldi. Bunlar elbette azgınlıklarının cezasını bulacaklardır. ﴿
﴾(فَسَوْفَ يَلْقَوْنَ غَيًّا (59 ﴿
﴾ azgınlıklarının cezasını bulacaklardır. ﴿
﴾ (فَلَا أُقْسِمُ بِمَوَاقِعِ النُّجُومِ (75) وَإِنَّهُ لَقَسَمٌ لَوْ تَعْلَمُونَ عَظِيمٌ (76) إِنَّهُ لَقُرْآنٌ كَرِيمٌ (77 ﴿
﴾ Yıldızların yerlerine yemin ederim, Ki bilseniz, bu gerçekten pek büyük bir yemindir. Kuşkusuz o, değeri çok yüce Kur’an’dır. ﴿
Kuran’ı Kerim’in Fazileti:
﴾ (أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَا إِلَى رَجُلٍ مِنْهُمْ (2 ﴿
﴾ İçlerinden bir adama vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ﴿
﴾(أَكَانَ لِلنَّاسِ عَجَبًا أَنْ أَوْحَيْنَا إِلَى رَجُلٍ مِنْهُمْ أَنْ أَنْذِرِ النَّاسَ وَبَشِّرِ الَّذِينَ آمَنُوا (2 ﴿
﴾ İçlerinden bir adama insanları uyar ve iman edenlere, Rableri katında kendileri için bir doğruluk makamı bulunduğunu müjdele diye vahyetmemiz, insanlar için şaşılacak bir şey mi oldu ﴿
﴾ (الر كِتَابٌ أُحْكِمَتْ آيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ (1 ﴿
﴾ Elif, Lam, Ra. Bu, Yasa Sahibi, Her Şeyden Haberdar Olan tarafından, ayetleri sağlamlaştırılmış ve ayrıntılı olarak açıklanmış bir Kitap'tır. ﴿
Allah’a kulluk tüm Kuran’ın temel manasıdır:
الر كِتَابٌ أُحْكِمَتْ آيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ (1) أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ إِنَّنِي لَكُمْ مِنْهُ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ (2
﴾ Elif Lâm Râ. Bu Kur’an; âyetleri, hüküm ve hikmet sahibi (bulunan ve her şeyden) hakkıyla haberdar olan Allah tarafından muhkem (eksiksiz, sağlam ve açık) kılınmış, sonra da Allah’tan başkasına kulluk etmeyesiniz diye ayrı ayrı açıklanmış bir kitaptır. (De ki:) “Şüphesiz ben size O’nun tarafından gönderilmiş bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim. ﴿
﴾(قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ (110 ﴿
﴾ De ki: “Ben, yalnızca sizin gibi bir insanım. Şu var ki bana, ilâhınızın, sadece bir ilâh olduğu vahyolunuyor. ﴿
﴾ (أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ (110 ﴿
﴾ ilahınız sadece tek bir ilahtır ﴿
قُلْ إِنَّمَا أَنَا بَشَرٌ مِثْلُكُمْ يُوحَى إِلَيَّ أَنَّمَا إِلَهُكُمْ إِلَهٌ وَاحِدٌ فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا (110
﴾ De ki: “Ben, yalnızca sizin gibi bir insanım. Şu var ki bana, ilâhınızın, sadece bir ilâh olduğu vahyolunuyor. Artık her kim rabbine kavuşmayı bekliyorsa dünya ve âhirete yararlı iş yapsın ve rabbine ibadette hiçbir şeyi ortak koşmasın.” ﴿
Kim salih amel işlerse Allah onun kalbine güven, huzur ve saadet verir.
Yıllarca bekler ve bir kral, bir padişah ile görüşemezsin. Ama her şeyi sahibi hükümdarı sana diyor ki:
﴾ (فَمَنْ كَانَ يَرْجُوا لِقَاءَ رَبِّهِ فَلْيَعْمَلْ عَمَلًا صَالِحًا (110 ﴿
﴾ Artık her kim rabbine kavuşmayı bekliyorsa dünya ve âhirete yararlı iş yapsın, salih amel işlesin. ﴿
Tevhid bütün peygamberlerin davetinin içeriğidir:
كِتَابٌ أُحْكِمَتْ آيَاتُهُ ثُمَّ فُصِّلَتْ مِنْ لَدُنْ حَكِيمٍ خَبِيرٍ (1) أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ إِنَّنِي لَكُمْ مِنْهُ نَذِيرٌ وَبَشِيرٌ (2
﴾ Elif. Lâm. Râ.1 (Bu), Allah'tan başkasına ibadet etmemeniz için doğru hüküm veren, her şeyden haberdar olan (Allah) tarafından ayetleri sağlamlaştırılmış, sonra da açıkça ortaya konulmuş bir kitaptır.2 (De ki:) “Şüphesiz ki ben O'nun tarafından size (gönderilmiş) bir uyarıcı ve müjdeleyiciyim. ﴿
﴾ (أَلَّا تَعْبُدُوا إِلَّا اللَّهَ (2 ﴿
﴾ Allah’tan başkasına kulluk etmeyin. ﴿
﴾ (وَمَا أَرْسَلْنَا مِنْ قَبْلِكَ مِنْ رَسُولٍ إِلَّا نُوحِي إِلَيْهِ أَنَّهُ لَا إِلَهَ إِلَّا أَنَا فَاعْبُدُونِ (25 ﴿
﴾ Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, “Şüphesiz, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Öyleyse bana ibadet edin” diye vahyetmişizdir. ﴿
Kuran’ı Kerim Kıssaları en güzel kıssalardır:
﴾ (نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ (3 ﴿
﴾ Biz bu Kur’an’ı sana vahyetmekle (başka konular yanında) en güzel kıssayı da anlatıyoruz ﴿
﴾ (أَخَافُ اللَّهَ رَبَّ الْعَالَمِينَ (28 ﴿
﴾ ben âlemlerin Rabbi olan Allah’tan korkarım. ﴿
﴾(فَوَكَزَهُ مُوسَى فَقَضَى عَلَيْهِ (15 ﴿
﴾ Bunun üzerine Musa onu yumrukladı ve ölümüne neden oldu. ﴿
﴾(وَأَوْحَيْنَا إِلَى أُمِّ مُوسَى أَنْ أَرْضِعِيهِ فَإِذَا خِفْتِ عَلَيْهِ فَأَلْقِيهِ فِي الْيَمِّ (7 ﴿
﴾ Mûsâ’nın annesine, “Onu emzir, başına bir şey gelmesinden korktuğun zaman onu denize (Nil’e) bırak, ﴿
﴾(وَلَا تَخَافِي وَلَا تَحْزَنِي إِنَّا رَادُّوهُ إِلَيْكِ وَجَاعِلُوهُ مِنَ الْمُرْسَلِينَ (7 ﴿
﴾ korkma, üzülme. Çünkü biz onu sana döndüreceğiz ve onu peygamberlerden kılacağız” diye ilham ettik. ﴿
وَضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ آمَنُوا اِمْرَأَةَ فِرْعَوْنَ إِذْ قَالَتْ رَبِّ ابْنِ لِي عِنْدَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِنْ فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ وَنَجِّنِي مِنَ الْقَوْمِ الظَّالِمِينَ (11
﴾ Allah, iman edenlere ise, Firavun’un karısını örnek gösterdi. Hani o, “Rabbim! Bana katında, cennette bir ev yap. Beni Firavun’dan ve onun yaptığı işlerden koru ve beni zalimler topluluğundan kurtar!” demişti. ﴿
Kuran kıssaları insanın karşılaşabileceği her türlü durumu kapsayacak şekildedir:
﴾(يَا أَبَتِ إِنِّي قَدْ جَاءَنِي مِنَ الْعِلْمِ مَا لَمْ يَأْتِكَ فَاتَّبِعْنِي (43 ﴿
﴾ Ey babacığım! Sana gelmeyen bir ilim bana geldi. O halde bana uy. ﴿

﴾ضَرَبَ اللَّهُ مَثَلًا لِلَّذِينَ كَفَرُوا اِمْرَأَةَ نُوحٍ وَامْرَأَةَ لُوطٍ كَانَتَا تَحْتَ عَبْدَيْنِ مِنْ عِبَادِنَا صَالِحَيْنِ ﴿
﴾ Allah, inkâr edenlere Nûh’un karısı ile Lût’un karısını misal vermektedir: Onlar kullarımızdan iki erdemli kişinin nikâhı altındaydılar ama onlara ihanet ettiler. ﴿
﴾ (رَبِّ ابْنِ لِي عِنْدَكَ بَيْتًا فِي الْجَنَّةِ وَنَجِّنِي مِنْ فِرْعَوْنَ وَعَمَلِهِ (11 ﴿
﴾ O, “Rabbim!” demişti, “Yüce katında, cennette benim için bir ev yap; beni Firavun’dan ve yaptıklarından kurtar ﴿
﴾ (نَحْنُ نَقُصُّ عَلَيْكَ أَحْسَنَ الْقَصَصِ (3 ﴿
﴾ Biz sana en güzel kıssayı da anlatıyoruz. ﴿
Kuran Ayetleri insana fıtrattan gelen imanı verir:
﴾(2) اللَّهُ الَّذِي رَفَعَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ تَرَوْنَهَا ثُمَّ اسْتَوَى عَلَى الْعَرْشِ وَسَخَّرَ الشَّمْسَ وَالْقَمَرَ
﴾ Gökleri görebileceğiniz bir direk olmaksızın yükselten, sonra arşa istivâ eden, güneşi ve ayı emrine boyun eğdiren Allah’tır; ﴿
﴾(اللَّهُ الَّذِي رَفَعَ السَّمَاوَاتِ بِغَيْرِ عَمَدٍ (2 ﴿
﴾ Gökleri görebileceğiniz bir direk olmaksızın yükselten ﴿
﴾ (الر كِتَابٌ أَنْزَلْنَاهُ إِلَيْكَ لِتُخْرِجَ النَّاسَ مِنَ الظُّلُمَاتِ إِلَى النُّورِ (1 ﴿
﴾ Elif Lâm Râ. Bu Kur’an, Rablerinin izniyle insanları karanlıklardan aydınlığa, çıkarman için sana indirdiğimiz bir kitaptır. ﴿
En yüce ahlak insanın Kuran’ı Kerim ile ahlaklanmasıdır:
﴾ (ذَلِكَ الْكِتَابُ (2 ﴿
﴾ Bu kitap ﴿
﴾ (لَا رَيْبَ فِيهِ هُدًى لِلْمُتَّقِينَ (2 ﴿
﴾ onda asla şüphe yoktur. O, günahtan sakınanlar için bir rehberdir. ﴿


